Marilyn Monroe Hayatı Ve Açıklanamayan Gizemli Ölümü
- Ocenhaz
- May 5, 2019
- 7 min read
Marilyn Monroe pek çok kişinin aklını başından alabilecek bir güzelliğe sahipti ama bu onun bir cinayete kurban gitmesine engel olamadı.
Aşık Veyselin bir sözünü getirdi bu durum aklıma,"güzelliğin on para etmez,bu bendeki aşk olmasa".
Selam sevgili okurlarım bir süredir üzerinde düşündüğüm bir olay Marilyn Monroe ve onun gizemli ölümü..

-BURASI ONUN HAYATI İSTERSENİZ OKUMADAN GEÇİN-
- Monroe'ye 1 Haziran 1926'da doğduğunda annesi tarafından Norma Jeane Mortenson ismi verildi. Hala kimliği resmen belli olmasa da babasının, annesinin RKO stüdyolarında birlikte çalıştığı Charles Stanley Gifford adlı satış elemanı olduğu düşünülüyor. Başkaca düşünenlere göre de babası, annesinin ikinci evliliğini yaptığı Martin Edward Mortenson da olabilir.
-Marilyn'in hayatı aslında doğduğunda değil, annesi Glady Pearl Baker'e şizofreni teşhisi konulduğu gün başladı. Çünkü o gün Marliyn bundan sonraki hayatını yetimhanlerde ve bakıcı ailelerin yanında geçirmek zorunda kalacaktı.
-Yedi yaşına kadar aşırı dindar bir aile olan Albert - Ida Bolender çifti ile yaşadı. Daha sonra annesi kendisini toparladı, bir ev alarak onu yanına aldı ve birlikte yaşamaya başladılar. Ancak annesinin akıl hastaklığı her gün biraz daha kendini hissettiriyordu. Bu sebeple Glady'i tekrar akıl hastanesine yatırmak zorunda kaldılar.
-Artık Marlyn'in yeni evi annesinin en yakın arkadaşı Grace McKee idi. Grace de 1935'te Ervin Silliman Goddard ile evlendiğinde Marliyn'e tekrar yetimhane yolları göründü. Marliyn Los Angeles yetimhanesinde yaşamaya başladı. Grace pişmanlık yaşıyordu. İki yıl kadar sonra dayanamayıp Marilyn'i tekrar eve getirdi. Ama bu sefer de Grace'in kocası Ervin, Marilyn'i taciz etti.
-Marilyn dokuz yaşına gelmişti. Yaşadığı bu acı olayın üzerine halası Olive Brunings'in yanına gönderildi. Ancak burada da halasının oğulları tarafından taciz edildi. Marilyn yaşadığı psikolojinin ağırlığına bakılmaksızın oradan oraya sürüklendi. Küçücük bedeninde açılan yaralarla Marilyn sadece göç ediyordu.
-Halasından sonraki durağı Grace'in yaşlı halası Ana Lower oldu. Ancak Ana gerçekten çok yaşlıydı. Bir süre sonra sağlığı bozulmaya başladı ve Marilyn Grace'in yanına dönmek zorunda kaldı.
-Marilyn 16 yaşındaydı. Komşunun 21 yaşındaki oğluyla kısa süreli bir flörtten sonra onunla evlendi. Göçebe hayatını yerleşik bir hayata taşıyacağına inanan genç bir kız olarak yeni evine taşındı. Ancak bu evlilik sadece dört yıl sürebildi. Marilyn boşandı. Artık 20 yaşında genç bir kadındı.
-Boşandıktan sonra artık kendi ayakları üstünde durabilmeliydi. The Blue Book mankenlik ajansına girerek modellik yapmaya başladı ve oyunculuk - şarkıcılık kurslarına kaydını yaptırdı.
-Kısa sürede The Blue Book ajansının başarılı modellerinden biri oldu. Fotoğrafları magazin dergilerinin sayfalarını süslemeye başlamıştı. Bu fotoğraflar 20th Century Fox yöneticisinin dikkatinden kaçmadı. Ben Lyon, Marilyn için bir deneme çekimi ayarladı ve altı aylık bir kontrat imzaladılar. Marilyn, Ben'in önerisiyle artık gerçekten Marliyn Monroe oldu. Norma Jeane Mortenson olan kimlik adı değişti.
-Kariyeri boyunca inişli çıkışlı anlar yaşasada, 1952yapımı ''Don't Bother to Knock'' filmi ile Marilyn sonunda psikolojik sorunları olan bir çocuk bakıcısı rolüyle, başrolde oynadı. Düşük bütçeyle yapılmış B tipi bir filmdi, ancak bu filmden sonra eleştirmenler Marilyn'in daha büyük rollerde de oynayabilecek potansiyelde olduğunu yazdılar.
- Marilyn, 1953 yılında oynadığı ''Niagara'' adlı filmle şöhreti de tam anlamıyla yakalamış oldu. Eleştirmenler bu kez onun kamerayla müthiş uyumundan çok etkilenmişlerdi. Kocasını öldürmeye çalışan bir kadını canlandıran Marilyn Monroe, adeta kameralarla aşk yaşıyordu. Bu uyum onun şöhretini tamamen desteklemişti.

Polisler 5 ağustos ünü sabaha karşı Monroe’nun evine geldiklerinde, onu çırılçıplak ve bir kutu sakinleştiriciyle yan yana buldular. Raporlara göre yüzükoyun, yüzü bir yastığa gömülü şekilde yatıyordu. Kolları vücudunun iki yanında hareketsiz şekilde duruyordu ve bacakları dümdüzdü. Soruşturmayı yapanlar, Monroe’nun birisi tarafından bu halde yatırıldığını düşünüyor. Zira aşırı dozda ilaç almak, bacaklarda kramp oluşmasına ve kusmaya sebep olur. Monroe’nun vücudunda ise bu tip bir bulguya rastlanmamıştı.
5 Ağustos 1962 sabahı Los Angeles'taki evinde, yatağında yüzükoyun ölü bulunan Monroe'nun, fazla doz uyku ilacı alarak intihar ettiği öne sürülmüş fakat yapılan otopsi sonrasında verilen rapor aynı fikirde değilmiş. Kanında ve karaciğerinde yüksek doz yatıştırıcıya rastlanmış olsa da, odada içi boş bulunan ilaç kutularından Monroe'nun midesine inen herhangi bir ilaca rastlanamamış. Bunun yanısıra baş ucunda ya da evin her hangi bir yerinde su ve bardak da tespit edilmemiş. Kısacası rapora göre Monroe o yatıştırıcıları yutarak almamış.
-Araştırmalarıma göre Marilyn annesi gibi şizofreni hastası olmaktan çok korkuyormuş,son zamanlarında kamera karşısındayken özgüven sorunu yaşıyor ve çekimleri sürekli başa sarıyormuş.Bu sorunundan kurtulmak için haplara başvurmuş ve sonunda hap bağımlısı olmuş.
- Cinayet şüphesinde gözler, o dönem Monroe ile kısa bir dönem ilişkisi bilinen Amerikan Başkanı John F. Kennedy'ye çevrilmiş. Fakat Monroe'nun John F. Kennedy hariç, o dönemin New York senatörü olan erkek kardeşi Robert F. Kennedy ile de bir ilişkisi olmuş. İddiaya göre Monroe tuttuğu kırmızı ciltli günlüğünde JFK ve Robert Kennedy ile olan ilişkilerini yazıya dökmüş ve onların yanısıra pek çok devlet sırrını da burada kaleme almış. Kennedy ailesi bunu öğrendiğinde CIA, FBI ve mafyanın da içinde olduğu bir cinayet komplosu planlanmış ve komplonun başında senatör Robert F. Kennedy varmış

Monroe'yu sonsuza kadar susturmak için Robert Kennedy'nin, Monroe’nun psikiyatristi Dr. Ralph Greenson, evin hizmetlisi Eunice Murray ve ajan Pat Newcomb'u da intihar süsü verilen bu cinayetin içine çektiği öne sürülür. İddiaya göre Dr. Ralph Greenson yüksek dozdaki uyku ilacını Monroe'ya damardan enjekte etmişti. Monroe'nun mafya ile olan bağlantısı da cinayetin olasılıklarını arttırıyor ki ünlü yıldızın ölmeden önceki gece mafya patronu Sam Giancana ile birlikte görüldüğüne dair kanıtlar varmış. Hatta 1972'de, Monroe'nun ölümünden 10 sene sonra yenilenen evinin döşemelerinde pek çok dinleme cihazı ve kablo bulunmuş. Bunların mafya tarafından Kennedy'lere karşı bilgi edinmek için yerleştirildiği öne sürülmüş. Kısacası Monroe her iki taraf için de bir tehdit oluşturuyor ve dengesiz yapısıyla karanlık patronları ürkütüyormuş.

Dr. Noguchi otopsiden sorumluydu, ancak elinde pek de incelemelik madde yoktu. Söylediğine göre, Monroe'nun cesedi morga geldiğinde bağırsaklarından ve midesinden alınan örnekler yok olmuştu. Bu da toksikoloji raporlarını etkiledi ve insanları Marilyn'in intihar etmediği yönünde düşünmeye itti.
Diğer organların da toksikolojiye gönderildiğini ancak hiçbir zaman test yapılmadığını söylüyor. Monroe'nun test edilen tek yerleri karaciğeri ve kanından örneklerdi.Kısacası Marilynin organları parçalanmıştı.
-Los Angeles Polis Departmanı'ndan Jack Clemmons, olay yerine ilk varan isimdi. Olay hakkında yazdıkları arasında, geldiğinde hizmetçinin çamaşır yıkadığı da var. Ayrıca hizmetçi Eunice Murray'nin tuhaf davrandığını ve sorgulandığında kaçamak cevaplar verdiğini de not etti.
Olay yerine ikinci varan dedektif Robert E. Byron da hizmetçinin güvenilir bir şahit olduğunu düşünmediğini belirtti.
Teorilere göre Murray'nin bu davranışları uygunsuz ve şüpheli bir durumun göstergesi. Belki de hizmetçi daha çok şey biliyordu.
Monroe, öldüğü gece çok fazla insanla telefon konuşması yaptı. Bunlardan biri de John F. Kennedy'nin kayınbiraderi Peter Lawford. Lawford'a göre, Monroe uyuşturucuetkisindeydi ve şunları söyledi:
"Patricia'ya hoşça kal de, başkana hoşça kal de ve kendine hoşça kal de, çünkü sen iyi bir adamsın."
Bunu duyan Lawford, Monroe için endişelendi ve birkaç insanı onu kontrol etmesi için yolladı. Monroe'nun avukatı evi aradığında hizmetçiyle konuştu ve kadın, Marilyn'in gayet iyi olduğunu söyledi.
- Monroe, 19:00 ile 19:15 arasında Joe DiMaggio, Jr.'dan bir telefon aldı. Joe'nun ve sonradan hizmetçisinin de söylediğine göre fazlasıyla neşeli bir konuşma yapmış, stresli bir hali yokmuş.
Monroe, o gece son aramasını Peter Lawford'dan aldı, saat 19:40-45 civarıydı. Lawford'a göre, konuşma sırasında dedikleri neredeyse anlaşılmıyormuş ve Marilyn kendini lekelenmiş hissediyormuş.
Bu davanın en tuhaf yanı buydu adli tabibe göre. 30 dakikalık bir sürede neşeli tavrını tamamıyla kaybedip intihar eden bir kadın...
2013 yılında ortaya çıkan belgelere göre, Marilyn Monroe’yu sürekli takip eden, Hollywood’un ünlü özel dedektiflerinden Fred Otash, öldüğü gece neler olduğunu biliyordu. 1992’de ölen Otash’in günlükleri, 2013 yılında kızı tarafından bulundu ve pek çok gazetede manşet oldu. Monroe’nun evine dinleme cihazları yerleştiren Otash, günlüğüne “Marilyn Monroe’nun ölümünü dinledim” şeklinde not düşmüştü. Kennedy taraftarları Otash’i “yatak odalarını dinleyen bir sapık” olarak görüp onunla alay ederken, magazin basını günlükte yazanları “Kennedy ve Monroe kesinlikle bir ilişki yaşıyordu” olarak yorumladı.
-Otash’in günlüklerine göre, Monroe öldüğü gece hem Başkan Kennedy ile, hem de kardeşi Bobby ile büyük bir kavga yaşamış, kardeşlerin kendisini “Bir et parçası gibi oradan oraya savurduğunu” yazmıştı. Günlükteki notlarda “Monroe çığlık çığlığa bağırıyordu ve kardeşler onu susturmaya çalışıyordu. Kadının yatak odasındalardı ve Bobby bir yastığı yüzüne bastırıp, komşular duymasın diye onu susturmaya çalıştı. Sonunda sesi kesildi ve Bobby de oradan bir an önce çıkmanın yollarını aradı.” yazıyor. Otash, kısa bir süre sonra, Monroe’nun ölüm saatinin yaklaşık olarak bu kayıtları yaptığı saatler olduğunu öğrenmiş.

-Monroe'nun psikiyatrı Dr. Greenson ve hekimi Dr. Hyman Engelberg eve vardıktan sonra polise haber verildi. Los Angeles Polis Departmanı 4:25'te bilgilendirildi, Monroe 3:00'da hizmetçisi tarafından cansız bulunduktan bir buçuk saat sonra. Bu bir buçuk saatlik süre boyunca Eunice Murray, Dr. Greenson ve Dr. Engelberg evde yalnızdı.
Jack Clemmons tarafından sorgulandığında Dr. Greenson: "Kimseye haber vermeden önce reklam bölümünden izin almam gerekiyordu." dedi.
-Eunice Murray'in (HİZMETÇİSİ) ifadesi o gece sık sık değişti. İlk başta 3:00 gibi uyandığını, Monroe'nun odasından gelen ışıktan şüphelenip Dr. Greenson'ı aradığını söyledi. Ancak Jack Clemmons, Murray'nin ona Dr. Greenson'ı gece yarısında aradığını söylediğini, başka bir dedektifle konuştuğu an ifadesini değiştirdiğini belirtti.
Monroe'nun ölüm haberini gece yarısı aldıklarını iddia eden kişiler ise Peter Lawford ve Monroe'nun avukatı Milton Rudin, ona da haberi Dr. Greenson vermiş.
Tabii zamandaki bu tutarsızlıklar, sonradan Murray ve Greenson'ın cinayeti örtbas etmek için harcadıkları zaman olarak yorumlandı.
-ÖLMESEYDİ 3 GÜN SONRA EVLENCEKTİ-
Joe DiMaggio ve Marilyn Monroe aslen 14 Ocak 1954'te evlendi, ancak evlilikleri 274 gün sürdü. Ekim 1954'te boşandılar. Yıllar boyu arkadaş kaldılar, Monroe 1961'de akıl hastanesine kaldırıldı ve serbest bırakılmak için DiMaggio'dan yardım istedi. Biyografi yazarları Norman Mailer ve Donald Spoto'ya göre 8 Ağustos 1962'de evleneceklerdi.Zamansız ölümü sonrasında DiMaggio, 20 sene boyunca haftada birkaç defa mezarına güller yolladı.

DiMaggio, Monroe'nun ölümüyle yıkıldı. Güzel oyuncunun cenazesini titizlikle tasarladı, çoğu Hollywood aktörünü davet etmeyerek özel bir tören düzenledi. Yaklaşık 30 kişinin katıldığı törene Frank Sinatra, Peter Lawford gibi isimler davet edilmedi. DiMaggio, Monroe'nun akıl sağlığını kötü etkiledikleri için bu insanları suçluyordu.
Yeşil bir Emilio Pucci elbisesiyle gömülen aktrisin makyajını da uzun süredir makyözlüğünü yapan Whitey Synder yaptı, son bir kez.
-Ölümü gizemlerle ve hayatının büyük bir kısmı yıkımlarla dolu olan Monroe,
filmlerde "aptal sarışın" olarak anılsada gerçekte çok zeki bir kadındı.Ah be Marilynciğim-
-BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER-
-Marilyn ilk evliliğini yetimhaneye dönmemek için yapıyor ve 2 kez intihara kalkışıyor bu evliliğinde-
- arilyn Monroe 1962 yılında ölü bulunuyor, 1963’te Başkan Kennedy, suikasta kurban gidiyor. 1968’de erkek kardeşi Robert Kennedy Los Angeles’ta Ambassador Otel’de, yeni başkan olmaya büyük bir adım atmışken öldürülüyor.
- Başkan Kennedy ile ona çok benzeyen polis memuru Tippit’in cesedinin değiştirilmiş olabilir.
- Kennedy’yi vurduğu varsayılan Oswald, 45 dakika sonra başka bir yerde Tippit diye bir polis memurunu vuruyor ya da vurduğu söyleniyor. Tippit’in de özelliği Başkan Kennedy’ye çok benzemesi, Hatta “JFK Tippit” deniyor. Bu Tippit’in cesedi 2 – 3 saat yok oluyor. Hangi hastaneye gidiyor, ne oluyor belli değil. Üstelik Kennedy ile Tippit aynı yerden vuruluyor. Başkan Kennedy bir komploya kurban gidiyor ve birçok kurşunla ölüyor. Bunu otopside tek kurşuna indirmek için cesedi değiştirmeleri gerekiyor. Polis memuru Tippit’in cesedini bunun için kullanıyorlar. Bu olaydan sonra, olaya kim dokunsa öldürülüyor. Ya otomobil çarpıyor, ya bir otomobilin içinde ölüyor, ya kalp krizi... Mesela bir gece önce bir kadın “Başkan Kennedy Dallas’ta vurulacak” diye FBI’ya telefon açıyor, sonra kadın garip bir şekilde ölüyor. Böyle 15–20 kişi bir hafta içinde ölüyor.
- Marilynin bindiği ambulansın iki şoförü 1986’da konuşuyorlar ve biz parayla susturulduk diyorlar.
-Marilyn Monroe ölmeden 3 ay önce bir ev alıyor ve evin girişindeki mozaikte Latince “Cursum Perficio” yazıyor. Anlamı “Yolumu tamamladım.” Bu çok ilginç. Üç ay sonra da yolunu tamamlıyor ve ölüyor.
-YAZIMDA ÇOK DEĞERLİ BİR YAZAR OLAN MARİLYN-VENÜSÜN SON GECESİ kitabının da yazarı olan NAZLI ERAYDAN kaynakça aldım.
Ben uyuşturucu komasına girip öldü diye biliyordum :o
Cok gizemli olmus gercekten merak uyandirici😉😉
ÇOK GÜZEL OLMUŞ CANIM ARKADAŞIM
Çok güzel yazmışsın ♥♥♥